Türkiye’den Evliya Çelebi, Coşkun Aral ya da Ayfer Er gibi birçok kaşif/gezgin çıktı. Ama benim dünyamda, iyi bir kaşif olmak için dünyayı gezmek ya da yelkenli ile okyanuslar geçmek gerekmiyor. Belirli bir yerde keşfedilmemiş, fark edilmemiş yerleri bulmak bu ünvana sahip olmak için yeterli. Ayrıca burası 20lik, kuralları ben koyuyorum.
İstanbul'un mekan ve edebiyat kaşifi tacını da 1 Kitap.1 Mekan kurucusu Duygu Özdemir’e takdim etmekten gurur duyuyorum. Duygu’nun, İstanbul’da unuttuğumuz, duymadığımız ya da farketmediğimiz yerleri bulma yeteneği var. “Kahvemin yanında hangi kitap gider?” ve “Bugün acaba kahvemi nerede içsem?” sorularına cevap vermek amacıyla başlattığı 1K1M, takipçilerini, adından da anlaşıldığı üzere, mekanlar ve kitaplar ile tanıştırıyor.
Francophone kültürü içinde büyüyen Duygu, lisede Sainte Pulcherie Fransız Lisesi’nde okudu. Ardından Galatasaray Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Fransız kültürüne duyduğu ilgi annesinin onu francophone okullara yollaması sayesinde başlamış. Duygu’nun “iyi ki” dediği kararlardan biriymiş bu.
“Ailemde İtalyan akrabalarım olduğu için benim de çocukluktan beri merak ettiğim bir soru bu: neden fransızca? İlkokuldan beri francophone okullardaydım, bir dili kültürüyle beraber küçük yaşta öğrenmek, o kültürü çok daha hızlı benimsemenizi sağlıyor. Bu yüzden hayatımda çok önemli bir yer edindi fransızca.”
Onu ilk etkileyen kitabın Gülten Dayıoğlu’nun “Ganga” adlı kitabı olduğunu paylaşıyor.
“Bir kızın balık olarak Hindistan’da, Ganj Nehri’nde gezinmesini, o kültürün özellikleriyle anlatıyordu. Küçükken reenkarnasyon, ölülerin yakılması gibi inanışlar beni çok etkilemişti hala kapağındaki resim dün okumuşum gibi aklımda.”
En ideal okuma ortamı günlük ruh haline göre değişse de, akşamları okuma koltuğunda hafif bir müzik ve mum eşliğinde yaptığı okumalar, günü nasıl geçerse geçsin, değişmeyen bir rutini. Sıkça kitap okuduğu için, kitaplarını belli kategorilere koyuyormuş, böylece hem daha hızlı hem de daha çok okuyabildiğini paylaşıyor.
“Genellikle ince kitapları gün içinde hareket ederken, yolda okumayı seviyorum. Odaklanma gerektiren romanları akşam uyumadan önceye saklıyorum; o zaman dilimi, üzerine düşünmeyi en çok sevdiğim saat. Araştırma kitaplarını daha çok ders kategorisine alıyorum çünkü not çıkararak okuyorum. Biraz daha ağır geçen bu okumaları keyifli hale getirmek için mekanları tercih ediyordum, pandemiyle beraber evde kahvemi alıp çalışma saati olarak ayırdığım zamana dahil oldular.”
1K1M fikri de Galatasaray Üniversitesi’nde aklına gelmiş. O dönemlerde bir “paylaşım, öneri alanından” fazlası olacağını düşünmese de Bilgi Üniversitesi’nde Kültürel İncelemeler Bölümü’nde yüksek lisans kararını 1K1M’ye göre almış. Böylece farklı disiplinleri bir araya getirme becerilerini geliştirmiş ve İstanbul’un aşure kıvamındaki kültürel çeşitliliğini de böylece yeniden keşfetmeye başlamış.
“Farklı alanlardan daha çok okuma yapıp bunları değerlendirebileceğim bir bölüm seçmek istedim. 1K1M ilk çıkışında benimle şekillenen bir özgürlük alanı iken belli bir noktadan sonra hayatımı şekillendirmeye başladı.”
Sosyal medyada takipçilerinin artışı organik olarak gelişmiş. 1K1M’yi iş olarak görmediği için de fazlasıyla besleyici bir deneyim olduğunu paylaşıyor. Özel hayatını karıştırmadan, özgürce ve istediği gibi yönetiyor hesabını.
“Benim gözümden mekanları görmek, okumalarımda bana eşlik etmek isteyenlerle olduğum bir platform benim için bu hesap. Bir zorunluluk, “mış gibi” görünme çabasından çok uzak. Belki de en güzel yanı bu, çünkü oradan kurduğum bu içten iletişim hayatımın çoğu alanında beni motive ediyor.”
Duygu’nun 1K1M için paylaştığı mekanların bazıları İstanbul klasikleri, bazıları ise merdiven altlarında, eski tuğla duvarların arkasında saklanan rüya gibi yerler. İçindeki bu kaşifliği de bolca pratiğe ve algıda seçiciliğe bağlıyor. Bazen farklı mekanların davetleri ya da arkadaş önerilerine göre hareket etse de çoğunlukla mekanları kendi gezerek buluyormuş.
“Keşif günlerim dışında sokakta geçerken bile mekan tabelaları dikkatimi çeker oldu. Genellikle kaybolarak ve semtlerde plansız geziler yaparak buluyorum.”
1K1M platformu dışında, Narmanlı Sanat ile organize ettiği kitap kulübü sayesinde de farklı insanlar ile beraber kitaplar okuyor ve üzerine konuşuyor. Bunun özellikle pandemide en keyif aldığı süreç olduğunu paylaştı.
“Farklı alanlardan insanlarla birçok açıdan kitapları değerlendirebilmek gerçekten çok iyi hissettiriyor. Bir sürü yeni düşünceye dahil olmuş hissediyorum. Evlere kapanıp, sosyalleşmekten bu kadar uzaklaştığımız bu süreçte, yeni insanlar tanımak ve onlarla rahatça konuşabilmek aslında iletişim kurma ihtiyaç ve alışkanlığımın da hayatımda ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu gösterdi bana.”
Çoğu zaman film yerine kitabı tercih edenlerden olan Duygu, filmlerden de çok zevk aldığını söylüyor. Ölü Ozanlar Derneği ve Guguk kuşu kitaptan çok filmini sevdiği yapıtlar arasındaymış. Aklındaki ideal bireyin kitap karakteri olarak şekillenmiş hali ise Mrs Dalloway.
“[Virgina] Woolf’un Dalloway’in düşünme biçimini yansıtma şeklini çok beğeniyorum. Düşündükçe sorgulayan, sorguladıkça o düşüncelerde kaybolan bir kadın…”
Duygu’nun hayatının 20lik bölümünü bitirmesine bir yıl var, bu yüzden benimle bu yaklaşık 10 yıllık süreçte yüzleştiği en büyük sınavı paylaşıyor: Zaman. “Düşündüğüm kadar kolay kontrol edilemiyormuş,” dedi.
“20’lerin ikinci yarısı hayatla yüzleşme oldu benim için...Okul hayatı sona erince yıllardır içinde olduğum koza yırtıldı, hem kendimi bulma hem hayatımı şekillendirme dönemine girdim ki bence hepimiz için en zor geçen süreç bu. 30’lara o karmaşadan çıkmış bir şekilde daha ne istediğimi bilen adımlarla giriyorum o yüzden gerçekten çok daha iyi hissediyorum ama sanki 30 eşiği hayatımdaki tüm umarsız olabileceğim dönemi geride bırakmak zorundaymışım gibi de hissettiriyor.”
1K1M de büyüyen, gelişen bir platform. Aklına gelen tüm fikirleri biriktirdiği için projelerinin asla bitmeyen bir “düşünce havuzu” olduğunu belirtiyor. Yakın gelecekte ise bir “yeni nesil, modern kütüphane” fikri varmış.
Son olarak da İstanbul kaşifimizden, şehri yeniden keşfetmek isteyenler için bir tavsiye vermesini rica ettim:
“İstanbul, yaşanmışlıklarla dolu bir şehir. Her bir köşesi, sokağı, sakini yepyeni hikayelere kapılar aralıyor. Bence bu şehri keşfetmenin en güzel yolu da sokaklarda kaybolmaktan geçiyor. Kendinizi şehrin karışık temposuna bırakmanızı tavsiye ediyorum... bu karışıklığın detaylarında da bir o kadar naif bir uyum saklı.”
Bu yazı, 20’liğin 7 Nisan 2021 sayısında çıkmıştı.