Elif, pandemi döneminde kendini birçoğumuz gibi yogaya verenlerden. Ancak ağaç, savaşçı, aşağı bakan köpek pozisyonları için şekilden şekile giren ve zihinlerini dinginleştirmeyi hedefleyen çoğumuzun tersine Elif, yoga matı için paracord, ya da paraşüt, iplerden askılık yaparak kariyerinin tohumlarını ekmiş. Belirtmek önemli, kariyeri yoga ile yakından uzaktan ilgili değil. Ama dinginliği ve konuşurken yaydığı huzur, sanırım çocuk pozunda 30 dakikaya bedel.
Elif Murteza, 1997 doğumlu bir İstanbullu. İstanbul Teknik Üniversitesi Cevher Hazırlama Mühendisliği mezunu. Sürdürülebilirlik ve sivil toplum projelerini desteklemek konusunda tutkulu, İtalyanca konuşabilen, sandalye tasarımına ilgi duyan, dinlemesi keyifli bir kadın. ACT İstanbul’un da fikir-insanı, tasarımcısı ve kurucusu. Aynı zamanda 20'lik röportajında Zoom üzerinden ekran paylaşmamı rica edip, hazırladığı sunum üzerinden beni yürüten tek Alıp Başını Gidenimiz.
Elif Murteza
Üniversitede ne yapmak istediğini bilmese de ona iyi şeyler katabileceğine inandığı ve güzel bir okul olduğunu bildiği için İstanbul Teknik Üniversitesine yazılmış. Nitekim, geriye dönüp baktığında okul döneminin çok keyifli, hocalarının da inanılmaz olduğunu paylaştı. Cevher Hazırlama Mühendisliği bölümüne tesadüfen girmiş olsa da, değerli madenlerin çıkarıldıktan sonra endüstriyel hammadde haline getirilme sürecini öğrendiği bu bölüm ona özellikle geri dönüşüm ve atık değerlendirme konularında çok yardımcı olmuş. Çoğu kişinin bilmediği bir bölüm olması — hatta babaannesi, Elif cevher hazırlama mühendisliği kazandığında, etrafındaki arkadaşlarına ‘bizim kız da takı tasarım okuyacak’ diye anlatmış — hoş bir sohbet konusu haline gelmiş.
Üniversitede son stajını cama duyduğu ilgi ile Şişe Cam'da yapmış. Sabah 5:45’de Levent’ten alınıp, Tuzla'daki ofise bırakılıyor, dönüşte de ancak eve akşam 19:30 civarı varıyormuş. Yolda geçirdiği bu vakitte, yapabileceği başka şeyleri düşünüyor ve çoğu 20liğin kafasında beliren soruyu kendine soruyormuş:
“'Niye duruyorsun?”
Elif, stajından zevk almış olsa da kendi projelerini gerçekleştirmek istediğini anladığında “niye duruyorsun?” sorusu onu ACT İstanbul konusunda harekete geçiren faktörlerden biri olmuş. Tabii bu sorudan daha önemli olan bir anneanne faktörü de var.
ACT pandemi sürecinde başlayan bir proje. Yoga matını taşımak için askı yapma fikri ile paracord iplerle tanışmış, yaptığı birkaç askıyı da arkadaşlarına dağıtmış. Pandemi nedeni ile görüşmeleri kısıtlanan ve evde sıkılan anneannesine yaptığı ziyaretlerden birinde, ondan çanta yapmasını rica etmiş. Anneannesinin ördüğü çantaya bayılmış ve ona paracord ipleri vererek bu iplerden aynısını yapıp yapamayacağını sormuş.
Elif'in anneannesinin normal iplikten ördüğü çanta.
“O da bana hiç unutmadığım bir cümleyi söyledi, 'bu ipler ile yapmanın imkanı yok. Olmaz, çok kalın. Mümkün değil’.”
Paracord ip ile çalışmak istemesinin nedeni, alışılagelmiş pamuklu ya da yün iplerden uzaklaşarak bir farklılık yaratmakmış. Bu duruş, ACTin take a step out of boundaries yani sınırlarının dışına bir adım at sloganı ile çok uyumlu. Hem daha önce yapılmamış örgü tipleri kullanmak, hem de çok görülmemiş, sınırları zorlayan çantalar olmasını istediğini söyledi.
İnatçı bir kadın olduğunu söylediği anneannesini de sonunda denemeye ikna etmiş. İlk deneme biraz yamuk yumuk olsa da, Elif, bir potansiyel görmüş. Tasarım giderek oturmuş, çantaların içine de su geçirmeyen keseler koymaya karar vermişler.
Paracord iplerle yaptıkları ilk çanta örneği.
“Aslında tamamen anneannemin bana bir çanta yapması ve benim paracord ipleri keşfetmem ile oldu,” dedi.
Bu işbirliği de aslında büyüklerin bilgi, birikim ve yetkinliği ile genç nesillerin yenilikçi fikirleri ve olasılıklara bakış açılarının bir araya gelmesi ile ortaya çıkabilecek heyecan verici şeylerin bir örneği — nesiller arası işbirliği ile güçlü ve güzel projeler gelişebiliyor.
Nesiller ACT’in kimliğinin büyük bir parçası. Yeraz Gökbaş tarafından tasarlanan logolarındaki pembe, yeşil ve turuncu renkli figürler farklı jenerasyondaki kadınları temsil ediyormuş. Kendini yeşil, anneannesini de turuncu figür olarak gördüğünü söyledi. Pembe figürler ise anneannesi ve kendisinin arasında bulunan ve çantaları üretmek için beraber çalıştığı kadınlarmış.
İşler gelişmeye başlayınca, anneannesini daha fazla yormamak adına başka kadınlar ile çalışmaya karar vermiş. Eskiden evlerine gelen ama pandemi yüzünden paraya ihtiyacı olsa da kimseye gitmemeye karar veren Arife Abla da bu iş için biçilmiş kaftan olmuş. Arife Abla’dan arkadaşlarını toplamasını ve beraber bu çantaları yapmak isteyip istemeyeceklerini sormuş.
“İnanılmaz mutlu oldular. Hep beraber toplanarak bu çantaları üretmeye başladılar. Evde çocuklarının yanındayken aynı zamanda para kazanabilmeleri onlar için büyük bir imkan oldu. Böylelikle kadınlara iş imkanı sunmuş olduk,” dedi.
ACT’te aktif olarak 7 kadın çalışıyor. Her satıştan kazanılanın yüzde 30-40’ını alıyorlarmış. Ürünler geliştikçe ve marka büyüdükçe de, bu oranın giderek arttığını ve artmaya devam edeceğini ekledi. Yeni ürünleri konuşmak için ev ziyaretlerine gidiyor, ya da onların önerdiği yerlerde buluşuyorlarmış.
ACT Istanbul
“Bazen hiç beklediğimden çok daha güzel şeyler çıkıyor, bazen olmayan şeyler de oluyor. Üretim böyle bir durum zaten ama genelde beni çok şaşırtıyorlar. Çok şanslı olduğumu düşünüyorum,” dedi.
Elif renkleri, şekilleri, yapılabilecek projeleri üstleniyor. Neredeyse her gün kendisine ayırdığı 1 saatlik üretim süresinde eline iplikleri alıp yeni fikirler düşünüyor. Ardından anneannesi ile bu fikirleri nasıl hayata geçirebileceklerini konuşuyor. Yapım aşamasında da kadınlar ile çalışıyor. Üç kuşak bir araya gelince arada zorlandığını söylese de, Elif de iletişim becerilerini giderek geliştirdiğini ve güzel bir üretim süreci olduğunu söyledi. İşler giderek büyüdüğü için, tam kapanma döneminde bünyelerine proje sorumlusu olarak Pınar'ı dahil etmişler. Pınar da aslında ACT’in 3 nesillik kadın grubuna, 2000 doğumlu olarak yeni bir jenerasyon daha katıyor.
Üretirken tüketmek bağlamında Elif, ACT’in atık seviyelerinin çok az olduğunu söyledi. Kalan ya da var olan her şeyi başka projelere aktarıyorlarmış. Çantalardan kalan iplikler ile Farklılıklarımızın Renkleri adını verdikleri anahtarlıklar üretmişler. Yeni yıl koleksiyonları için ise artan yeşil ipleri ve yanlış üretilmiş kırmızı ayakkabı bağcıklarından çam ağacı süsleri yapmışlar. “Hiçbir şeyi atmadan, her şeyi değerlendirebilirizin kanıtı,” dedi.
ACT Istanbul
Bununla beraber ürünlerinde dolarla alındığı için her gün pahalılaşsa da, geri dönüştürülmüş polyester iplikler alıyor hem de ip üreticileri ile yapmış olduğu anlaşmalar sonucu onların deadstock ya da arta kalan ipliklerini değerlendiriyorlarmış.
2020 Kasım’da yoga mat askıları olarak başlayan yolculuğu, yaklaşık 1 yılda hızla büyüyen bir markaya evrildiği için durmadan kendine sakin olması gerektiğini hatırlatıyormuş. 24’ünde olduğu gibi, daha sonraki yaşlarında da yeni fikirler üretecek enerjide olmayı umuyor. Zaten, Elif’in gelen işbirliği teklifleri ve yeni proje fikirlerinden bahsederken gözleri parlıyor. Yaptığı işten zevk alan insanlar görmek çok keyifli.
“Yavaşlamak hiç benlik bir şey değil. Yapabiliyorsak neden daha fazlası olmasın,” dedi.
ACT Istanbul
Elif’in gelecek planlarında tasarım (hatta belki sandalye tasarımı) üzerine eğitim almak, bir yaz İngilizce öğretmenliği yaptığı İtalya’ya yerleşmek ve sınırların dışına çıkmaya devam etmek var. İnsanların ‘bundan bu olur mu ya?’ dediğini duymak istiyormuş.
“Çoğumuzun sınırları var.Bardak porselen olmalı, cam kumdan yapılmalı. Belki de başka şeylerle yapıldığında çok da ilginç olabilir. Çok güzel ve kullanışlı olabilir. Neden olmasın?”
Olacak kelimesi Elif için çok önemliymiş. Kendini sorguladığında, ‘olacak mı acaba?’ dediğinde hep durup kendine: olacak dermiş.
Olacak. İnanın olacak.
Bu yazı 20’liğin 11 Kasım 2021 sayısında yayımlanmıştı.