Maison Scoreboard’la birçok insan gibi yaz aylarında 143 binden fazla kişinin izlediği ve yurtdışında Türk olmak üzerine yaptıkları video sayesinde tanıştım. Yurt dışında okumuş biri olarak, gurbetçiler ve yurt dışında okuyan/çalışanlar ile ilgili bu Instagram ‘meme*’ sayfası beni güldürmekle kalmadı, 20lik bülteni ilk başlatırken kesinlikle konuşmam gerekenlerden biri olarak not defterime yazıldı. Geçtiğimiz pazar günü de bu grubun 5/7 si ile Zoom üzerinden konuşma şansını yakaladım.
Maison Scoreboard 20 yılı aşkın bir arkadaşlıktan doğmuş aslında. Pierre Loti çıkışlı Rasih Ramazanoğlu, Alper Goldenberg, Alp Batuk, Can Keyder, Aksel Tutcu ve Deniz Türel 3 yaşından beri aynı okuldalar — Mustafa Gümüşkaya da aralarına 6. sınıfta katılmış. Beraber büyümüşler, her gün yaklaşık sekiz saatlerini beraber geçirmişler.
“Birlikte büyüdüğümüz için, her günümüz birlikte geçti,” dedi Rasih. “Yanındaki insanın her şeyini tanıyorsun, ailenden biri oluyorlar.”
Bu bağlarının da mezuniyet sonrasında devam etmesi için aslında 14 kişilik olan bir WhatsApp grubu kurmuşlar ama yoğunluklarından dolayı sadece bu 7 kişi Instagram hesabına katkıda bulunuyor. Fransa, İspanya, Amerika gibi dünyanın farklı yerlerine dağıldıklarından da bu grup üzerinden hayatlarını, yaptıklarını, tanıştıklarını paylaşmışlar ve ilişkileri böylece devam etmiş.
“Scoreboard hepimizin üniversite hayatı boyunca devam etti. COVID hayatımıza girince grup üzerinden daha da konuşmaya başladık. Bu olayları, yaşananları, hepimiz ne yapıyoruz ve o bir şekilde bu sayfaya evrildi,” dedi Alper.
Bu dönemde kendilerini nasıl oyalayabileceklerini düşünürken, Can Instagram sayfası açma fikrini ortaya atmış. Hatta pandemi olmasa böyle bir sayfanın olabileceğinden şüpheliler. Meme sayfalarının etkileşimi yüksek ve sevilerek takip edilebilen bir tür olduğunu düşünmüşler ama daha yaygın olan İncicaps ve krdsturkiyeburanebeklion gibi Türk mizah sayfalarından farklı bir temayla ilerlemeye karar vermişler. Yurtdışı eğitimi, İstanbul'un popüler mekanları ile ilgili bir meme sayfası olmadığından da belli bir kitleye bu hesap sayesinde ulaşabilecekleri düşünmüşler.
Her gün grupta konuştukları için, fikirleri organik bir şekilde oluşuyormuş. Komik buldukları memeleri genelde Can düzenleyip paylaşıyormuş. Bir aya, Alp'in deyimiyle "sene-i devriyesini tamamlayacak" olan hesap, bu gruba da yeni bir bakış açısı kazandırmış. Mesela Can, artık kafasında her şeyi meme’e dönüştürdüğünden bahsetti. Alp ise “Bende o mesleki deformasyon olmadı ama kas hafızası oldu,” diyerek artık bunun hep aklının ucunda olduğunu belirtti.
“Başlarken 20 binden fazla takipçimiz olacağı aklımıza gelmezdi,” dedi Can. “Önce kendi okulumuz ile ilgili içeriklerle, kendi aramızda saçma sapan şeyler paylaşarak başladık, hiç beklediğimiz bir şey değildi yani.”
Yazın bir videolarının “patlamasıyla” büyümeye ve daha geniş kitlelere ulaşmaya başladılar. Sayfaları İzmir, Ankara, İstanbul gibi büyük şehirler ile beraber Anadolu’da da bir kesime ulaştı. Bununla beraber, Japonya, Çin, Amerika, Kanada, Avustralya gibi ülkelerden de takipçileri ile aslında gayet küresel bir ağ oluşturmuş oldular.
“Meme inanılmaz bir şekilde farklı kesimlerden insanlara hitap eden, çok başka yerlere ulaşabilen bir iletişim aracı oldu bizim için. Ve eğleniyoruz, çok eğleniyoruz.” dedi Alper.
Bu ağda sadece yurt dışında yaşamış, gezmiş insanlar da yok.
“Bazı takipçilerimiz hiçbir şekilde yurtdışı eğitimi olmamasına rağmen yüzünü yurtdışına çevirmiş, atıyorum Erasmus vasıtası ile yurtdışına gitmek isteyenler...” diye ekledi Mustafa. “Bize özelden yurtdışı eğitimimiz hakkında sorular geldi.”
Yaptıkları şakalar çok spesifik bir kitle ile ilgili olsa da, şakayla karışık bir kritik de olduğunu düşünüyor Mustafa. “Yapmış olduklarının kritik edilecek tarafları var biz de bunları biraz karikatürize ediyoruz. Bunlara gülerken düşünen de vardır.”
Sayfalarında siyasetten olabildiğince uzak durmaya çalışsalar da bir sürü siyasetle ilgili paylaşımları da olduğunu belirtti Alp.
“Hangi noktaya kadar durabilirsin ki? Ortada bir ekonomik kriz var bunun şakasını yapmayacaksan olmaz ki yani,” dedi Mustafa.
Maison Scoreboard’un misyonunu “Kendimizi bu kadar güldürüyoruz, başkalarını da güldürürüz deyip yola çıktığımız bir sayfa aslında,” diyerek özetledi Rasih. “Başkasının memeine güleceğimize, kendimizinkine gülelim,” diye ekledi Mustafa.
Scoreboard’dan uzaklaşıp 20lik olmanın onlarda ne gibi hisler uyandırdığını sorduğumda da hepsi bu yaşların enteresan bir geçiş dönemi olduğundan bahsetti. Alper, hem yaş hem dönem olarak çok ortada kalan ve her şeyi az çok yaşamış bir jenerasyon olmanın ilginçliğine değindi.
“Bir şeylerin belirlendiği yaşlar o yüzden onun verdiği genel anlamda bir heyecan var,” dedi Alp. “Geleceğin iki adım uzağında gibisin, büyük bir kariyere başlamanın ya da tekrar öğrenci olmanın ya da evlenmenin… Aramızda evlenecek biri yok da. Aynı zamanda dünyanın dönüştüğü şeye adapte olmak zorundayız. Biz adapte olamayacaksak kim adapte olacak?”
“Benim düzenim oturdu. çalışıyorum zaten İstanbul'da,” dedi Rasih. “Son 1,5 sene hepimizi biraz sarstı. Bu bir sınav, bunun da üstesinden geleceğiz ve gayet keyifli zamanlara geçeceğiz diye umuyorum.” dedikten sonra tüm grup ‘yürüü be’ diyerek güldü.
Bu Zoom’un sonuna gülerek ve eğlenerek gelince 20lik bülten adına da anlaşılmış hissettim aslında. Rasih, Alp, Can, Mustafa, Alper, hepsi, 20lerinde olmanın getirdiği heyecan ve bilinmezlik içinde yollarını bulmaya çalışıyorlar, bunu yaparken de gülüp eğleniyorlar. Bu komik arkadaş grubun da dediği gibi:
“20'li yaşlara, küçük bir 20lik açılır."
* Meme kelimesini yazı boyunca me-me, yani göğüs, olarak okuduğunu tahmin ettiğim bazı aile büyüklerine buradan küçük bir açıklama yapmak istedim. Meme | miim | komik bir video, resim, yazının internet üzerinde bolca paylaşmasıyla ortaya çıkıyor. İnanın, ben de yazarken hep ‘miim’ yerine meme olarak okudum.
Bu yazı 20’liğin 17 Mart 2021 sayısında yayımlanmıştı.