Gizem ile yaptığım röportaj sonucu onu tanımlamak için kullanabileceğim kelimelerden bazıları çalışkan, ne istediğini ve kendini bilen, güler yüzlü, nazik ve yaratıcı olurdu. Eğer onunla geçirdiğim zamandan aldığım izlenimler sonucu bir dövme tasarlamamı isteseydi ise bir kardelen ya da nilüfer çizerdim.
Tuhaf bir betimleme diyebilirsiniz ama Gizem şu ana kadar tüm dövmelerini yaptırdığı Ilgın Özdoğan’a ilk dövmesini yaptırırken de aynen bu soruyu sormuş. İlk dövmesi olarak kedisi Mimi’yi yaptırdığı 4-5 saat boyunca Ilgın ile uzunca konuşma fırsatı bulduktan sonra Ilgın’a “bugün beni tanıdığın kadarıyla bir dövme yap, sende ne uyandırdım merak ediyorum,” demiş. Bir sonraki gün buluşup bu gizemli dövmeyi yaptırmak için sözleşmişler. Ilgın da Gizem’in koluna, içinde anahtar bulunan şeffaf bir sandık yapmış. Bir sonraki gidişinde de yine bir dövme yaptırdıktan sonra sürpriz bir dövme rica etmiş, Ilgın da deniz yıldızı yapmış.
Ilgın deniz yıldızı seçiminin nedenini “deniz yıldızları bacakları koptuğunda bile yenisini çıkaracak kadar güçlüler, içimden deniz yıldızı yapmak gelmişti,” diyerek Instagram üzerinden açıklamış olsa da şeffaf sandığın anlamını hiçbir zaman paylaşmamış.
“Bu dövme bilmecesinin cevabı Ilgın’da,” dedi Gizem.
Vücudunda sonsuza kadar kalacak bir şeyi karşındakinin algısına bırakmak cesaret ve kendine güven gerektiriyor. Zaten Gizem’de bu iki özellik öne çıkıyor.
Gizem Coşkun, 27 yaşında bir seramisyen ve influencer. Safranbolu’da büyüyüp, üniversite için İstanbul’a gelmiş ve burada yaşamaya devam etmiş. İstanbul Aydın Üniversitesi’nde 2 yıllık diş protez teknolojisi eğitimini tamamladıktan sonra hemen işe başlamış — ağustosta dişte 7.yılını kutlayacakmış.
Çocukluğundan beri hayali İstanbul'da olmakmış. Ailesinin büyük bir kısmı İstanbul’da olduğu için tatillerde şehri ziyaret eder, Pazar Sürprizi gibi magazin programlarında ünlülerin İstanbul’unu izleyip orada olmaya merak duyarmış.
“Seviyordum İstanbul’u, İstanbul’da olmak istiyordum. Çocukluğumdan beri olan bir hayaldi aslında, tek başına yaşamak, özgür olmak. Oradan geliyordu, böyle bir yol çizdim o yüzden” dedi.
Gizem lisedeyken Nişantaşı'nda iletişim okuyan bir arkadaşını ziyaret etmiş. Arkadaşının kampüsünde aynı zamanda diş protez teknolojisi bölümü de bulunuyormuş. O dönemde ne okumak istediğini, onun neyi mutlu edebileceğini araştırırken de bu bölüm karşısına çıkmış.
El becerisi olan ve sanatsal aktiviteleri seven biri olarak da bu bölümü araştırmaya başlamış ve mesleğin onun için uygun olduğuna karar vermiş.
“Gülümsemeyle de kendimi bağdaştırırım zaten. İnsanlara yeni bir gülüş kazandırmak beni mutlu eder,” dedi.
Lise 3'te ders çalışma şeklini bu hedefine göre değiştirmiş. İstediği bölüm, YGS’den aldığı için LYS’ye çalışmamış. Çevresindeki çoğu kişi bu kararı yüzünden onu eleştirmiş, riskli bir karar olarak görülmüş. Aynı zamanda o dönemde 4-yıllık olmayan bölümlere karşı bir önyargı varmış ama o kararını değiştirmemiş.
“Sürekli üzerimde bir baskı vardı o zaman ama o dönem baya kararlıydım. Genel hayatımda da öyleyimdir. Yapabileceğime inanıyorsam, o doğruda giderim. Uzun yıllar okuyup hayattan zevk alamamaktansa, ben ne istiyorumu keşfedip o yolda ilerlemek en güzeli,” dedi.
Tüm öğrencilik hayatı boyunca maddi geçimini ailesinden destek almadan kendi sağlamış. Tam burslu okuyor, 300 tl burs ile 210 tl'lik devlet yurdu ödemesini yapıyormuş. Ayrı bir yerden de 80 tl burs alıp aylık akbile 77 tl ödüyormuş. Böylece İstanbul'da aylık geçimini 93 tl ile sürdürüyormuş.
“Şu an düşündüğümde mümkün olacak bir şey değil. Ders aralarında arkadaşlarla okul bahçesinde muhabbet edersin, çay kahve içersin, yemeğini yersin falan. O rutinlerin hiçbiri bende yoktu. Bütçem yoktu, yurda giderdim, kitap okurdum. Ayaklarımı uzatırdım, dinlenirdim. Ekstra cebimden çıkmasın diye,” dedi.
Maddi olarak zorlanmış olsa da bunun onu büyüttüğünü ve ona tecrübe kattığını ekledi. Üniversite yıllarında çok sosyalmiş, İstanbul’da her yeri gezer, para harcamadan çeşitli aktiviteler yaparmış. Staja gittiği için de, farklı insanlar ile tanışma fırsatları yakalamış olduğunu belirtti.
Bölümünden mezun olunca Gizem, dişe estetik katan kısım olarak adlandırdığı seramik kısmına yönelmiş. Porselen tozu ve özel bir likiti karıştırıp, fırça ile model üzerine koyup şekil veriyor, ardından da 700-800 derecelik bir fırında pişiriyormuş.
“Minik diş heykelleri yapıyor gibi bir şeyiz”, dedi gülerek.
Uzun yıllar boyunca kliniklerin kendi bünyesinde seramisyen olarak çalışmış. Akşam geç saatlere kadar çalıştığı bu düzenin yoğunluğu onu bir süre sonra yıpratmaya başlamış. Kendi atölyesini kurmak da işe başladığı an aklında olan, başarmak istediklerinden biriymiş. Belli bir seviyeye ve olgunluğa geldiğini hissettiğinde ve birikiminin yeterli olduğunu düşündüğünde de vaktin geldiğini anlamış. Belli bir düzeni ve planı bırakıp, pandemide böyle bir girişimde bulunmuş. İçindeki o dürtüyü bir kere daha dinlemiş ve Beşiktaş’ta bir atölye açmış. Gayet de güzel gidiyormuş. Seramisyen olarak diş hekimleri ile ortak çalışıyor.
“Geniş bir yelpazedense, işine güvendiğim, belli başlı hekimlerle çalışıyorum. Hekim işçiliği burada çok önemli, çünkü sen ne kadar yetenekli de olsan, ne kadar başarılı güzel bir iş de çıkarsan ölçüyü hekim alıyor, dişi hekim kesiyor. Onların yaptıkları güzel olmalı ki ben üstüne çalıştığımda ağıza çok güzel bir şekilde otursun” dedi.
Seramisyen kimliğinin yanı sıra Gizem sosyal medya ile ilgileniyor. Hobi olarak başlamış olsa da, artık bir işe evrilmekte — hatta şahıs şirketini kurma kararı almış.
Fotoğraf çekme ve çekilme merakının annesinden geçen bir özellik olduğunu söyledi. Büyürken evlerinin her yeri hem kendi ailelerinin hem de arkadaşlarının çerçeveli resimleri ile donatılırmış.. İnstagram hesabı sevdiği şeyleri, arkadaşları, kedisini çekerek koyması ile başlamış ve arkadaşlarının desteği ile daha çok zaman harcadığı ve büyüttüğü bir platforma dönüşmüş.
“Instagramın dışında, arkadaş çevremi ‘influence’ eden biriydim. Alışverişe gideceğin bir arkadaşın vardır ya, genelde arkadaş çevremde o benimdir,” dedi.
Takipçi sayısı arttıkça motivasyonu da artmış. Yoğun çalıştığı dönemde bazen sosyal medyadan uzaklaşsa da takipçilerinin onu bırakmadığını söyledi. Bunu karşılıklı samimiyete bağlıyor. 4000-5000 takipçiye ulaştıktan sonra, hesabının bir anda büyümesinin nedenlerinden biri de en başta bahsettiğim dövme sanatçısı Ilgın Özdoğan. Kedisi Mimi’nin dövmesini yaptırdıktan sonra Instagram’da story paylaşan Ilgın sayesinde bir anda Gizem’in profili şahlanmış.
“İki yıllık bir emek vardı ama karşılığını bulamamış bir profildi. Ilgın beni paylaşınca insanlar merak edip baktı, bakınca da hakikaten bir emek olduğunu gördüler ve baya bir takipçi geldi,” dedi. “Ilgın'a da teşekkür ederiz buradan,” diyerek güldü.
Bu iki işi dışında resim ve seramik yapıyor, bitkilerine bakıyor, piyano ve bale öğreniyor, dilini geliştiriyor ve YouTube kanalını daha aktif kullanmayı hedefliyor. Yani klasik bir duramayan 20lik.
20lerinin kendini bulmaya çalıştığı, daha bağımsız olduğu ve araştırdığı, şu ana kadar hayatının en güzel zamanı olduğunu söyledi.
“Tek başıma çok şey göğüslediğim, beni büyüten yaşlar. Seviyorum 20li yaşlarımı,” dedi.
Birkaç yıl içerisinde İstanbul’dan taşınmayı ve işini Muğla ya da Güney Ege civarlarında bir yerde kurmayı planlıyor. İstanbul’u hala çok sevdiğini ama şehrin getirdiği kaosta uzun süre yaşadığını ve alması gerekenleri aldığını söyledi.
“Bir tık daha sakinlik, huzur, yaptığım işten tatmin olmak istiyorum,” dedi.
Gizem’den öğrendiğim bir şey varsa, yolundan sapmadan bunu başaracağıdır.
Bu yazı 20’liğin 8 Temmuz 2021 sayısında yayımlandı.