Sevgili 20’likler ve 20’lik kalanlar,
Nabersiniz? Saat 00:33. Çarşambayı, perşembeye bağlayan gecedeyiz. Tüm gün çalıştıktan sonra lise kız grubumla bir doğum günü kutlamasına çıktık, güldük eğlendik, sonra paşa paşa eve döndüm, bu cümleleri yazıyorum. Bademciklerim biraz şiş. Gece kahvesi içiyorum. Bizde durumlar böyle, sizde nasıl? Bayram hazırlıkları yapılıyor mu? Bir yere gidiliyor mu?
Gidiyorsanız da, kalıyorsanız da, umarım biraz dinlenebilirsiniz. Ya da bolca eğlenirsiniz. Neyse kısaca ihtiyacınız ne ise, onu umarım biraz da olsa tatmin edebilirsiniz.
Geçtiğimiz haftasonu Büyükada’da Büyük Ev Ablukada’da konserine gittim. Sanırım Mart ortasından beri gittiğim 4. konserleri… Bunu anlamlandırmaya çalışmayacağım amaaaa inanılmaz bir konserdi. O nedenle defne.kalbim96’yı buraya ekliyorum. Çünkü iyisiyle, kötüsüyle defne.kalbim96 bir 20’lik…
Aynı zamanda sevdiğin Indie gruplardan Coin, yeni bir şarkı çıkarttı. Renkleri hoşuma gittiği için paylaşmak istedim — şarkı da güzel ama en güzeli değil.
Bu hafta nelerimiz var?
Evlilik temasından devam ediyoruz. Geçen hafta “benimle evlenir misin?” diye sorduğum sizlerle bu hafta düğün dernek işlerine girişiyoruz. Herkesin komik ya da anlamsız düğün anıları vardır. Mesela ben, dayımın yaklaşık 22 yıl önce gerçekleşen düğününde acıktığım için tüm salon sessiz sessiz mutlu çiftin birbirine ‘evet!’ demesini izlerken tüm olayı bozup dayıma oturduğum yerden seslenmişim; “Dayııı ne zaman yemek yiyeceğiz?”
Haklı bir soru. Neyse biz devam edelim…
Bu hafta alışılagelinmiş geleneklerin üzerine düşünüyoruz. Ben gelenekleri severim. Bir gün evlenirsem — ki geçtiğimiz yıla kadar evlenmem diyen biriydim — büyük ihtimalle çoğu geleneği de bu ‘partinin’ parçası yapmak isterim. Bana işin eğlencesi gibi geliyor. Amaaaa kız isteme varsa, erkek isteme de isterim. Biz de gideceğiz, müstakbel kocacığım bana yapacak o kahveyi, koyacak tuzunu, lıkır lıkır içeceğim. Ben seni her halinle seviyorumu böyle göstereceğim. Şaka şaka.
Bence belli bir ülkede büyümenin en eğlenceli taraflarından biri o kültürün getirdiklerini, kapsayıcı ve eşitlikçi düşünme ile birleştirerek yeni bir geleneğe dönüştürmek. Burada ‘modernize’ etmek demiyorum çünkü modern kelimesinin biraz anlamını yitirdiğini düşünmeye başladım. Kime göre modern? Nedir modern kıstasımız… Bu da başka bir bültenin konusu olsun.
Yani geleneklerin nereden geldiğini sorgulamak, onlara saygı duymak ama uygunsuz gelenler için de durup ‘bir dakika ya’ diyebilmek gerekiyor. Bu hafta biraz onu yapıyoruz.
👰♀️ Şeyma, sizlerden aldığı cevaplar üzerinden ‘artık düğünlerde yapılmasın’ dediklerinizi derledi.
💆 tabukamu, toplumsal cinsiyet ve geleneklerin kesişimi üzerine yazdı.
💏 Serra, Çerezlik Hikayeler için düğün anılarınızı görselleştirdi!
iyi okumalar!
Yasmin
Artık yapmasak mı ya?
Sizden gelen, ‘artık yapmayalım’ dediğiniz düğün gelenekleri.
Yazı:
Bazılarınızın bildiği üzere bu konu hakkında yakın zamanda instagram hesabım üzerinden “artık yapılmasın dediğiniz düğün gelenekleri neler?” diye bir soru sormuştum. Bu soruya verilen cevapları aşağıda derledim. Cevaplar arasında en çok söylenenler sırasıyla; düğünün kendisi, kırmızı kuşak ve konvoy yer alıyor. Haydi tüm cevapları sırayla ele alalım.
👰🏻♀️Kız İsteme:
Bu geleneğin adı başlı başına sıkıntılı. Neden istiyoruz? Neden bu merasimde “verdik gitti” deniliyor mesela? Neyi, kime veriyorsun? Bu geleneğin adını ve içeriğini biraz değiştirip aile tanışması denilebilir belki de. Ancak bu şekilde kadının bir “isteme” olarak konumlandırılması ne yazık ki artık geldiğimiz bu noktada farklı düşüncelere sevk edebiliyor. Tabi bu şekilde bir anlam yüklemeden, sadece gelenek yahu fazla abartma diyorsanız lütfen beni ikna edin.
☕Tuzlu Kahve:
Gelen cevaplara göre en çok can sıkan durum, bu geleneğin abartılması. Gelinin damat için kahveyi fazlasıyla tuzlu yapması, kahvenin doğru kişiye gidip gitmediğinin takip edilmesi, damadın verdiği tepkinin ölçülmesi bu geleneğin özeti. Ancak ne amaçlanıyor diye durup düşündüm bir süre. Farklı anlamlara yorulsa da temelde “eğer damat birden fazla yudum alır ve tükürmezse sevgilisi için her şeyi yapacağı” anlamına gelirmiş. Sadece böyle bir tuzlu kahveye dayanmanın ne yazık ki böyle bir taahhüt verildiği anlamına gelmediği konusunda herkes hemfikir olmasına rağmen hala da devam eden ve ne zaman biteceği bilinmeyen gelenekler arasında yer alıyor.
💍Düğün:
İnstagram hesabım üzerinden yaptığım ankete verilen 50 cevaptan 17’si bu cevabı içeriyordu. Bu düşünceyi destekleyen biri olarak artık yapılmasını istemeyenler ile yaptığım görüşmelerde çeşitli sonuçlara vardım. Sevgili arkadaşım Selen ile yaptığım görüşmede düğüne yüklenen anlamın çok farklı boyutlarda olduğuna değindi. Temel olarak artık düğünlerin çok pahalı olması ve gelenleri memnun etmek üzerine kurulu bir süreç olması başlıca sebeplerden görünüyor. Maliyet konusunda alt limitte aşağı yukarı hemfikir olsak da (yakın zamanda evlenen arkadaşlarımından öğrendiğim bilgi uyarınca 500.000 civarı) üst limiti belirlemeyi hayal gücünüze bırakıyorum. Ancak ikinci derece çevremden en yüksek 3.000.000 olarak duyduğumu ekleyebilirim. Tabi bazı düğün merasimlerinin 3-4 aşamalı, 3-4 gelinlik, after kıyafeti, çeşitli dans gösterileri gibi süreçleri göz önüne aldığımızda bu miktarların dudak uçuklatmasına biraz engel olabiliyoruz.
💸Gelin Evden Çıkarılmadan Önce Para İstenmesi:
Zaten çok büyük masraflar yaparak yapılan bir düğünde hâla bir şeyler için ödeme yapılması can sıkıcı bir hâl alabiliyor anladığım kadarıyla. Keza benzer durum kına gecelerinde gelinin elinin kına yapılması istendiğinde elini açması için para/altın verilmesinin istenmesi durumunda da karşımıza çıkıyor. Her durumda, bu mutlu günlerin bu tarz şeylerle sabote edilmesinin son bulmasını bir kesimin istediğini belirtmiş olayım.
🍶Testi Dansı/ Testi Kırılması:
Benim bulunduğum yörede henüz bu geleneği görmesem de yaptığım ankete gelen cevaplar arasındaydı. Bu gelenek, gelinin elinde toprak testiyi farklı kıyafetle ve farklı bir dansla sallana sallana gezinip aniden yere çalmasıyla etrafa saçılan şeker ve bozuk paranın çocuklar tarafından toplanmasını ifade ediyor. Bazı yerlerde bu dans ve testinin kırılması kapının önünde yapılıyormuş. Bu durum da gelinin evin eşiğinden geçtiği andan itibaren evleri bereket ve sevgi ile dolup taşsın manasını taşımasıymış. En azından güzel bir temenni içeriyor.
🚗Düğün Konvoyu:
Korna sesinden düğün sakinlerinin bir kısmı dışında bu kadar nefret edildiği bir zaman dilimi yok herhalde. “Heeey, bizimkiler evleniyor! Çok mutluyuz, bunu da sizi rahatsız ederek haber veriyoruuuz!” Bu geleneğin başka bir anlamı var mı? Bu yazıyı yazarken zaman zaman sinirlendim. Çünkü daha az evvel tam 12 dakika boyunca bu sese maruz kaldım. En azından büyük şehirlerde, küçük ara sokaklarda bazı şeylerden vazgeçilmeli. Diğer yandan instagram üzerinden yaptığım ankete verilen cevaplar arasında dikkatimi çeken bir başlıktı. Çünkü yazanlar direkt düğün konvoyu demek yerine “gürültülü düğün konvoyu” demeyi tercih etmiş. Ortak nokta bu. E tabi bir de bu konvoyların önüne atlayarak para isteyen çocuklar var. Hem kaza tehlikesinin olması hem de birçok farklı riski barındırması açısından hakikaten bırakmamız gerektiğini düşünüyorum.
🍰Maket Pastayı Kılıçla Kesmek:
Bu ilginç bir ritüel bence. Yanılmıyorsam bazı düğünlerde pastanın bir kısmı gerçek oluyor. Evlenen çiftler kestikleri gerçek pastanın bir kısmını birbirlerine tattırıyorlar. Pastanın geri kalanının neden maket olduğunu düşündüğümde muhtemelen çiftler, pastanın şık ve görkemli görünmesi istiyor. Yaptığım anket sonuçlarına göre bu geleneğin yapılmasını istemeyenler var. Bununla birlikte “artık yenilmeyen tatlılar dağıtılmasın” cevabı da geldi. Bu da bana bazı durumlarda bu pastaların gerçekten de birkaç katlı devasa pastalar olabileceği, böyle olmasa dahi arka planda misafirleri bekleyen pastaların/tatlıların olduğu sonucuna vardım. Gerek yenilmeyen pastanın ziyan olması gerekse de “madem gerçek değil, neden böyle bir şova ihtiyaç var?” düşüncesi çok da mantıksız gelmiyor açıkçası.
Kılıç konusuna gelirsek de aşağıdaki gibi bir pasta kesiliyorsa “neyle kesilecek ki başka?” sorusunu düşünmeden edemiyorum. Ancak bu pastanın gerçek olduğunu göz önünde aldığımızda makul bir cevap gibi görünse de maket bir pastanın neden kılıçla kesildiğini de merak etmiyor değilim.
🎀Kırmızı Kuşak/Kurdele:
Aşağıdaki başlık ile birlikte beni yazarken en çok zorlayan bu başlık oldu. Bu gelenek, çoğunlukla gelinin babası veya kardeşi tarafından yapılıyor. Bu kişiler; kuşağı gelinin belinden önce 2 kez döndürüp, her döndürme esnasında serbest düğümler atıp bu düğümü bozuyor. Ardından 3. döndürüşünde kuşağı bele tam ortalayıp düğüm atıyorlar (bu durum Türkiye’deki bölgelere göre farklılık arz edebiliyor). Konuştuğum kişilerin hepsi bu kuşağın/ kurdelenin anlamının “gelinin bekaretinin temsil edildiği” anlamına geldiğini ifade etti. Neyseki iyi durumları temsil ettiğini düşünüp ona göre bu geleneği sürdürenler olduğunu da öğrendim. Bu iyi durumlar; kırmızının aşkı temsil ettiği, kuşağın üç defa bağlanmasının anlamının bolluk, bereket ve uğur getirmesi olduğu…Tabi bazı kişiler tarafından yine kuşağın renklerinin ve anlamının farklılık arz ettiği belirtilse de çoğunluk tarafından ne yazık ki anlamının hiç de kabul edilebilir bir şey olmadığını belirtmek isterim.
💥Silahla Havaya Ateş Edilmesi:
Bu ateşi açanlara “düğün magandası” denildiği konusunda hepimizin hemfikir olduğunu düşünüyorum. Her yaz en az bir haberin bu konu ile ilgili olduğunun da farkındayız ve ne yazık ki bu havaya atışların iyi bir şekilde neticelenmediğinin de acısını yaşıyoruz. Gerek haberlere gerekse de mahkeme kararlarına konu olan bu durum gerçekten en çok ve en hızlı bir şekilde terk edilmesi gereken geleneklerin başında geliyor. Mahkeme kararlarında da tartışma konusu olan temel şey ise bu havaya ateş açma fiilinin olası kastla mı, bilinçli taksirle mi yapıldığı yönünde. Çok kısaca açıklamak gerekirse; olası kast bir durum için “olursa olsun, yani bir durumu ön görmesine rağmen bu fiili yapmaya devam etme” durumudur. Bilinçli taksir ise “neticenin gerçekleşmeyeceğine duyulan güvenle ve neticenin gerçekleşmesini istememe” durumudur. Olası kast mı bilinçli taksir mi olup olmayacağı düğün magandasına verilecek ceza miktarını belirleyeceği için düğün magandasının niyetinin önemi çok büyük. 3 yaşındaki bir çocuğun ölümüne neden olan bu gelenek adı altında katliamın gerçek anlamda son bulması gerekiyor.
💫Havai Fişek:
Gerek düğünlerde gerekse de festival ve yılbaşı gibi birçok kutlama etkinliğinde “görsel şölen” olarak gördüğümüz bu geleneğin hem insanlar hem de hayvanlar için büyük bir tehlike yarattığını göz önüne aldığımızda yine bitmesi gereken geleneklerin başında geliyor. Belirtmekte fayda var ki 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 32 ve 36. maddeleri gereğince, şenlik ve işaret fişeklerinin (havai fişek vb.) atılmasına müsaade eden veya kullanan tüzel kişiler (işletmeler, düğün salonu ve organizasyon şirketleri vb.) 2872 sayılı Çevre Kanununun 20. maddesi gereğince idari para cezası ile cezalandırılması gerekirken hala bu duruma göz yumulan birçok durum olduğunu da biliyoruz. Yine bu geleneğin de bir an önce son bulmasını temenni ediyorum.
🪙Takı Töreni:
“Bazen pide kuyruğunu andıran merasim”
Bu yorumu beğenerek yazdım. Ancak yukarıda yazdığım geleneklerin aksine iki ayrı fikir/yaklaşım var bu gelenek için. Bir kısım insan bu geleneğin yapılış tarzını eleştirip, neden daha modern bir şekilde yapılmıyor ki? sorusunu soruyor. Uzun kuyruklar hâlinde ya da gelin ve damadın tüm masaları gezip “takı toplaması” absürt karşılanıyor. Diğer görüştekilerden aldığım cevaplar sonucunda ise şu sonuca vardım ki ne olursa olsun düğünden sonra yapılan masraflar ve ihtiyaçlar da göz önünde alındığında ekonomik anlamda tarafları oldukça rahatlayacağı için her koşulda yapılması gerekiyor. Beni bu konuda aydınlattığı için sevgili Yiğit arkadaşıma teşekkür ederim. Bu uzun pide kuyruğunu andıran törenler yerine nasıl yapılabileceği konusunda yaratıcı fikirlerinizi bekliyoruuum 🙂
🐓Tavuk Alma Geleneği:
Bu en eğlenceli bulduğum ve ilk defa duyduğum bir gelenek. Sevgili Helin arkadaşımın anlatımı üzerine ekliyorum. Düğün sonrasında pişirilen tavuğun gelin veya damat kısmı tarafından alınarak -kim tarafından alındıysa- o tarafın evine götürülmesi, o evde eğlenilmesi, ardından diğer tarafın aynı şeyi yapması ve bu durumun 5-6 defa yapılmasından sonra tavuğun yenilmesini ifade ediyormuş. Bursa yöresine ait olduğunu öğrendiğim bu geleneğin enteresan olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
Evet, yukarıda kısaca ankete gelen cevaplar uyarınca ve yaptığım kısa görüşmeler sonucunda “artık yapılmasın ya” dediğimiz düğün geleneklerini derledim. Belirtmekte fayda var ki bu gelenekler Türkiye’deki bölgelere göre farklılık arz edebilecek ve farklı anlamlar yüklenebilecektir. Ancak en genel ifadelerle ve yaklaşımlarla ele almaya çalıştım. Düğün mevsimi başlamışken bu geleneklerin en az hasarla, zararla ve hiçbir canlıya zarar verilmeden yapılmasını ümid eder, evlenen tüm çiftlere mutluluklar diler ve tüm çocuklara iyi uykular dilerim!
gelenekler 101: kutlamalar, roller, tabular
geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinde ‘geleneksel’ olan ne?
yazı:
Toplumsal cinsiyet, cinsiyetin toplum, kültür ve geleneklerle iç içe şekillenen sosyal yapısına dikkat çeker. Cinsiyete dair ilk bakışta ‘olması gerektiği gibi’ ya da ‘normal’ görünen bazı düşünce ve davranış kalıpları, aslında içinde yaşanan dönem ve yerin dinamikleriyle yakından ilişkilidir. Bu ‘normallik’ algısı, zamanla çeşitli gelenekler ve öğretilerle aktarılır. Buna göre, insanlar dünyaya geldikleri andan itibaren neyin ‘kabul edilebilir’ ve ‘normal’ varsayıldığını fark etmeye başlarlar. Örneğin,
Nasıl giyinmek, konuşmak, davranmak gerektiği,
Çeşitli cinsel kimliklerden insanlarla nasıl iletişim kurulması gerektiği,
Hangi durumda ve hangi insanlarla ilişki kurulabileceği,
Hangi ilgi alanları veya mesleklerin seçilebileceği,
Hangi mekanlarda bulunulabileceği gibi konularda belirli doğrular olduğu varsayılır.
Bu toplumca belirlenmiş doğrular ve yazılı olmayan kurallar, bazı insanların hayat tarzına ve seçimlerine uygunluk gösterirken, başka insanların hayatları üzerinde kısıtlayıcı ve baskılayıcı bir etki gösterebilir. Doğru kabul edilenler sorgulanmadığında, değişmediğinde ve çeşitli gerçeklikleri yansıtmadığında, klişelere ve kalıplara dönüşürler.
Geleneksel toplumsal cinsiyet rollerindeki ‘geleneksel’ kelimesi tam da bu klişeler ve kalıplaşmış düşüncelerle ilgilidir. Örneğin, kadınların hassas ve kırılgan, erkeklerin güçlü ve cesur olduğuna; düşünceli ve nazik olanların kadınsı, kaba ve sert olmanın erkeksi olduğuna ilişkin varsayımlar, insanların kalıplara sıkıştırılmasına sebep olur. Oysa her insanın kimliği, deneyimi, tarzı ve hisleri biricik ve ikiliklere indirgenemeyecek kadar karışıktır.
geleneksel kutlamalar hakkında duyduk-duymadık
Toplumsal cinsiyet rolleri hayatın her alanındadır. Bu alanlara kutlamalar, eğlenceler ve ritüeller de dahildir. İnsanların cinsiyetlerine bağlı olarak bu an ve ortamlarda nasıl davranması gerektiğine yönelik öğretiler genellikle çocuklukta başlar.
Kız çocuklarını büyüyüp evlendiklerinde nasıl bir gelinlik giyeceklerine yönelik hayal kurmaya teşvik etmek,
Evciliğin kız çocukları için en uygun oyunlardan biri olduğu varsayımıyla oyuncak seçmek,
Oğlanlara duygularını belli etmenin zayıflık olduğunu söylemek,
Oğlanlara ilişkilerinde koruyucu ve ciddi davranmanın daha erkeksi olacağını söylemek bu öğretilere örnektir.
Yetişkinlikte ise bu öğretiler farklı yüzlerle ama aynı varsayımlarla ortaya çıkmaya devam edebilirler. Örneğin, bir düğün hazırlığında,
Bunun sorumluluğunu hangi partnerin/ailenin üstleneceği,
‘Kız isteme’, kına, söz, nişan, bekarlığa veda partisi, düğün gibi kutlamalardan hangisinin yapılıp yapılmayacağı,
Kutlamalarda giyilecek kıyafetlerin, seçilecek müziklerin veya yapılacak dansların hangisinin uygun karşılanıp karşılanmayacağı,
Partnerlerin nikah öncesinde fiziksel ve cinsel olarak hangi koşullar ve derecelerde yakınlaşıp yakınlaşmayacağı
gibi konularda ‘doğru’ olduğu varsayılan gelenek ve öğretilere uygun hareket etme baskısı hissedilebilir.
Hem kendi kişisel değerlerine, hem de ailelerin ve toplumun değerlerine uygun şekilde kutlamalar organize etmek her zaman kolay olmayabilir.
kültürlere saygılı, kişisel sınır ve değerlere duyarlı kutlamalar için
Kutlamaların amacı eğlenmek ve iyi hissetmek, ne pahasına olursa olsun kocaman bir yapılacaklar listesina sırayla ‘tik atmak’ değil. Şu önerilerimiz kutlamalarınızı kültürlere saygılı, kişisel sınır ve değerlere duyarlı hale getirmenize destek olabilir:
kültürler ve gelenekler çeşitlidir: Kültürler, yalnızca ülkeden ülkeye değişiklik göstermez. Aynı ülke içinde de dini, yerel, ailevi, sınıfsal, çevresel ve kuşaksal faktörlere göre çeşitli kültür ve gelenekler vardır. Bunlardan bir tanesi diğerlerinden daha ‘doğru’, ‘normal’ ya da ‘üstün’ değildir.
fikir belirtmek ile müdahale etmek aynı şey değildir: Kutlamaların organizasyonu birden fazla insanın katılımını gerektirebilir. Her insan kendi fikrini, hangi geleneğin ne şekilde uygulanabileceğini ifade edebilir. Fakat kendi doğrusunu empoze etmeye çalışmak ve kişisel seçimlere yönelik müdahaleci davranmak doğru değildir.
gelenekler değişebilir: Düğünler, törenler, ritüeller… Tüm bunların nasıl olması gerektiğine yönelik yazılı ve asla değişmeyecek bir kurallar defteri yoktur. Gelenekler, insanların istek ve ihtiyaçlarına ve yaşam biçimlerine göre tekrar tekrar şekillenir.
Düğün Anıları
Bu ay Çerezlik Hikayeler için sizden düğün anekdotları topladık.
İllüstrasyon:
N, 25
Küçükken (5-6 yaş) teyzemin düğününde gelinle damat çıkma şarkısından o kadar etkilenmişim ki haykırarak ağlamışım. En sonunda babamla gitmek zorunda kalmışız annem orada bulunmak zorunda olduğu için. Beni eve yollamışlar.
Şarkı: Notre Dame de Paris’ten Belle.
C, 29
Halay çekerken düştüm gelin olarak. Ayakkabı ile gelinliğe bastım ve kayarak aniden kendimi yerde buldum…
K, 30
2 sene önce oldu bu olay. Arkadaşım hiç tampon kullanmamıştı ama regli düğününe denk gelince ped kullanmak istemedi. Ben daha önce çok teşvik etmiştim tampona geçmesi için, bundan dolayı benden yardım istedi. Gelin odasındaki tuvalet tek kişilikti, odanın kapısını kapattık, o tuvalete girdi ben tuvaletin kapısında gelinliğinin altına girip kaldırdım o da o sırada benim yönlendirmemle tamponu takmaya çalıştı - başarılı da oldu, o günden beri bana teşekkür ediyor.
O, 28
Bir düğünde o kadar iyi oynamıştım ki gelinin dayısı yanıma gelip ‘evladım sen ne güzel oynuyorsun, kızım olsa sana verirdim’ dedi. En iyi düğün anımdır… İyi oynarım..
👰♀️Bu hafta düğün geleneklerinden ve anılarından bahsettik.
⭐Haftaya nelerden bahsedeceğiz? Bakalım, biz de merak ediyoruz.
💌Çevrimiçi rakı soframız olan 20'liğin Instagram hesabını buradan takip edebilirsiniz. Artık TikTok’umuz da var, bekleriz.
💬Bu sayımızla ilgili yorumlarınızı, düşüncelerinizi bekliyoruz! Aşağıda buluşalım.
✨ O zaman haftaya aynı saatte diyelim mi? ✨
Şerefe!
💕 Yasmin 💕