Beklentiler, Dün Geceler ve Çizgi Filmler
Ayrıca!!! Cumhuriyetimizin de 100. yılı kutlu olsun <3
20’liğin bu bölümünü dinlemek için başlat tuşuna basabilirsiniz.
Selam 20’likler ve 20’lik kalanlar,
Nabersiniz? Ben iyiyim, 20’lik için güzel adımlar atıyoruz. Heyecanlıyım. Üç güne Cumhuriyet’in 100. yılını kutluyor olacağız. Tam yüz yıl. Bilirsiniz, 20’likte sayıları severiz. 100’lük bir cumhuriyeti de kutlamadan sayıya başlayamam.
Cumhuriyet neydi? Cumhuriyet, egemenliğin, kayıtsız şartsız, milletin elinde olduğu bir devlet biçimiydi. Bu düzende halkın (yani bizim) oylarımız ile milletvekillerine bizi temsil etme sorumluluğunu devrederiz. Bu teoride böyledir.
Bu 100 yıllık sürecin sadece çeyreğinde hayatta olmuş olsam da, kimi zaman cumhuriyet ‘son nefesini mi alıyor acaba?’ diye sordurtan şeyler deneyimledik, kimi zaman seçme-seçilme hakkımızın fırtınalı bir denizde sal gibi dengesiz hâlini gözlemledik. Ülkenin geleceğini de, içinde barınanlara davranış biçimlerini de sorguladık. Kimi zaman aidiyetimizden emin olamadık… N’apıyor bu ülke dedik? Cumhuriyetimizde hayal kırıklıkları eksik olmadı.
Ama ben bu 100. yılda, bir cumhuriyet kadını olarak bazı değerlerden bahsetmek istiyorum. Cumhuriyet kadını olmak kendini ifade edebilen, sesini duyurabilen, liberal ve özgür bir kadın olmak demek. Cumhuriyet de benim için bir devlet biçiminin yanısıra, günlük hayatımızda ve hayat pratiğimizdeki değerler oluyor. Nedir bunlar? Hak eşitliği; yaşam hakkının güvence altına alınması; düşünce, inanç ve ifade özgürlüğü.
Ülkemizde, cumhuriyetin 100.yılında, bu değerleri ne kadar yüceltiyoruz, sorgulanır. Ama gençler olarak bu düzeni, özgürlükçü, eşitlikçi ve adaletli düşünce biçimlerini sürdürmek bizim elimizde.
100. yılında, Cumhuriyeti kuran Atatürk ve silah arkadaşlarına teşekkürler. Onlar ülkeyi gençliğe emanet ettiler. Bu iş bizde. Cumhuriyet insanı olmanın getirdiği değerleri sürdürebilmeye,
Yasmin
Bu Hafta Nelerimiz Var?
🌟Keyfim Bilir: Alıp Başını Gidenimiz Ece Ağırtmış’ın bu hafta keyfi neler bilmiş?
👂🏻Ailemizden Duymadıklarımız: tabukamu ekibinden beklentiler 101: istekler içeri, varsayımlar dışarı.
🍷Dün gece: 3. sayımızda Çanakkale ve İstanbul’dan anılar bulunmakta.
🛝20’lerde 20’lik: Kardelen, “Politikleştirilmek: Çizgi Filmsizlik” adlı yazısı ile bizlerle.
İyi okumalar!
⚠️ Not: Bu hafta dolu dolu bir bültenimiz var. Bu cümleleri e-posta üzerinden okuyorsanız, sağ üst köşede tarayıcıdan oku (ya da ‘view in browser’) linkine tıklamanızı şiddetle öneriyorum. 20’liği sevdiklerinizle paylaşmayı unutmayın!
Keyfim Bilir #4
Bakalım bu aralar Ece Ağırtmış’ın Keyfi neler Biliyormuş.
Yazı: Ece Ağırtmış
Geçen hafta Alıp Başını Giden soframıza sandalyesini çeken, sevgili Ece Ağırtmış bizimle bu hafta keyfinin bildiklerini paylaşıyor. Eee lafı uzatmadan ona bırakıyorum.
En sevdiğim desen: Ekose
Şu sıralar en sevdiğim renk (pembe fiks zaten, onun haricinde): “Burnt umber.” Burnt umber dönemimdeyim.
Bir film: “Talk to me.”İzmir’den arkadaşım ziyarete geldi ve onunla yapmayı en sevdiğimiz şey korku filmi izlemek. Hazır yalnız izleyemiyorken bunu seçtik biz de.
Bir canlı: Bok böcekleri üzerine çalışıyorum. Çok güzel buluyorum onları.
Bir diğer keşfettiğim şey: “Phasmid eggs.” Phasmid eggs sopa böceklerinin bitki tohumlarına benzeyen yumurtalarının ismi. Bunların her biri ayrı sanat eseri gibi.
Levon Biss isimli İngiliz fotoğrafçı bu yumurtaları fotoğraflamış. Hepsi çok ilham verici.
En sevdiğim oyuncak: BToys’un plastik boncukları. Kıyafetlerime iliştiriyorum genelde.
Üzerinde çalıştığım bir diğer şey: Papatya falı. Bundan edisyonlu eser üretimi üzerinde çalışıyorum.
İlham veren bir şey: Miumiu sonbahar/kış 2023 lookları
Bir kitap: Emanuele Coccia, “Metamorfozlar.”
Bir eser: Marion Verboom, “Agôn” 2022
Bir sanatçı: Jane Margarette
Bir müzik: “Misplaced Cow Poke” The Gary McFarland Orchestra, Bill Evans
Ece ve Keyfim’in bu gezintisinden umarım sizler de keyif almışsınızdır. Ece Ağırtmış’ın Alıp Başını Gidenler röportajını okumak için aşağıdaki butona tıklayabilirsiniz.
Beklentiler 101: istekler içeri, varsayımlar dışarı.
İlk cinsel davranışlarda uyarılma, cinsel istek ve haz
Yazı: tabukamu
Herkesin cinsel davranışlarla tanışma zamanı ve yolu birbirinden farklı. Bazıları cinsel davranışları ilk kez kendi başına ve kendi bedenini keşfederken deneyimler. Mastürbasyon bunun en bilindik yöntemi! Bazıları ise cinsel davranışları ilk kez partnerli ilişkiler sırasında deneyimler.
Konu partnerli cinsel davranışlar olduğunda işler, tek olduğunuz zamanlardan biraz daha farklı ilerler. Çünkü en az iki kişinin birlikteliğiyle gerçekleşen bu cinsel davranışlarda yalnızca sizin değil, partnerinizin de istekli olması ve onay vermesi gerekir. Onayın ne olduğundan bir önceki yazımızda bahsetmiştik. Bu yazıda biraz da uyarılma, cinsel istek, haz ve bunlara yönelik beklentilerden bahsedeceğiz. Ama öncesinde, sık sık duyduğunuz bu kelimeler tam olarak ne anlama geliyor?
cinsel istek: Cinsel anlamda insanlara, durumlara ya da davranışlara ilgi ve istek hissetmektir. Cinsel isteğin sıklık, yoğunluk ve süre bakımından normali ve doğrusu kişiden kişiye, durumdan duruma ve dönemden döneme değişkenlik gösterebilir.
uyarılma: Genelde cinsel uyaranlara verdiğimiz fiziksel tepkilerin tamamı olarak algılansa da, genital, fiziksel ve zihinsel uyarılmadan bahsetmek daha doğru olur. Uyarılmaya bağlı olarak cinsel organlarda ıslanma, erektil dokularda (klitoris, penis, meme ucu gibi) sertleşme, kalp atışlarında hızlanma ve benzeri oluşabilir. Genitallerde ve vücudun farklı yerlerinde cinsel uyarılma olması, söz konusu uyaranın hoşunuza gittiği anlamına gelmez. Aynı şekilde, fiziksel belirtilerin olmaması da söz konusu davranışın hoşunuza gitmediği anlamına gelmeyebilir.
haz ve orgazm: Haz, cinsel davranışlardan fiziksel ve psikolojik olarak tatmin olmak, zevk almak anlamına gelir. Orgazm ise genellikle cinsel uyarılma ile beraber cinsel organlar, çevresi ve bedenin farklı bölümlerinde istemsiz kasılmalar ile oluşur ve birçok insan tarafından hazzın en yoğun anı olarak tanımlanır. Bunlara ek olarak, cinsel tatmin hissinden de bahsedebiliriz. Haz ve orgazm, cinsel tatminin bir parçası olabilir ama herkes için tatmin edici bir cinsel yaşam için bunlar şart olmayabilir.
Cinsel istek, cinsel isteksizlik, uyarılma, haz ve orgazm konularında daha detaylı bilgiyi tabukamu’nun haz kılavuzunda bulabilirsiniz!
beklentiler hakkında duyduk-duymadık
Birçoğumuz partnerli cinsel davranışlara dair pek çok mit duyarak, ama belki de esas duymamız gereken bilgileri duymayarak büyüdük. Türkiye’de aileler genellikle partnerli ilişkiler ve cinsel davranışlar hakkında konuşmamayı, konuştuklarında da riskler çerçevesinde konuşmayı tercih ediyor. Bazen de nereden başlayacaklarını, neyi ne kadar konuşacaklarını bilmedikleri için bir şeyler hep halı altına atılabiliyor.
Öte yandan bir de ekranlarda gördüklerimiz var. Cinsel davranışların nasıl deneyimlendiğine dair bütün bu gördüklerimiz, duyduklarımız ve duymadıklarımız, şüphesiz beklentilerimizi şekillendiriyor. Siz de partnerli ilk cinsel davranışlarınız öncesinde, sırasında ve sonrasında şunları duydunuz ya da düşündünüz mü?:
“Kesin çok acıyacak, herkes acıyacağını söylemişti.”
“Bu davranışı ilk kez deneyeceğim ama çok deneyimli görünmem ve hızlı olmam lazım.”
“Islandı/sertleşti, demek ki hoşuna gidiyor ve o da istiyor.”
“Islanma/ereksiyon olmadı, demek ki beni istemiyor.”
“Beni seviyorsa hemen orgazm olması ya da aynı anda orgazm olmamız gerekir.”
“Cinsel birleşme sırasında orgazm olamamak bir sorun.”
“Bir filmde bu davranışın partnerlere haz verdiğini görmüştüm, demek ki doğru.”
“Bu davranışı deneyimliyorsak biz sevgiliyiz ve hep böyle kalacağız.”
“Hiç beklediğim gibi değildi.”
Bu tarz cümleler, uyarılma, cinsel istek ve hazza dair doğru olmadığı için, güçlendirici mesajlar içermez. Partnerli cinsel davranışlara dair mitler ve yanlış bilgiler bazen beklentileri ve gerçekte yaşananları olumsuz yönde etkileyebilir.
keyifli ve güvenli cinsel davranışlar için
Tüm bu olumsuz mesajların antidotu nedir? Keyifli, güvenli ve bol hazlı ilişkiler yaşamanıza destek olabilecek 3 maddeden başlayabilirsiniz:
Organların hallerini anlamaya çabalamak yerine partnerine sor.
Partnerinizin bedeninde uyarılma ve hazza dair işaretler aramak ya da bunları hoşuna gittiğine yönelik mesajlar olarak almak yerine konuşmayı deneyin. Bu hem onaylaşma pratiği yapmanıza, hem de daha çok haz deneyimlemenize destek olur.
Gözünü hedeften ayır, Rocky!
Özellikle ilk cinsel davranışlarda nasıl haz ve orgazm deneyimlendiğini bilmemek normaldir. Orgazm, her ilişkide zorunlu değildir ve partnerler birbirlerinin bedenlerini tanıdıkça ve iletişim kurdukça oluşabilir. Partnerli ilk cinsel davranışlar öncesinde taraflar kendilerini gergin ve heyecanlı hissedebilir, bu yüzden cinsel istek hissetmelerine rağmen vücutlarında ıslanma/ereksiyon gibi tepkiler oluşmayabilir. İronik bir şekilde, orgazma ya da bitiş çizgisine odaklanmak, anda kalamamaya, anda kalamamak da daha az tatmin edici ilişkilere sebep olabilir.
İletişilen beklentiler ve istekler içeri, varsayımlar dışarı.
Partnerinizle cinsel davranış öncesinde, bu davranışın sizin için, onun için ve ilişkiniz için ne anlama geldiği ve ne tür beklentileriniz olduğu hakkında konuşabilirsiniz. Bu beklentilerin ne kadarının gerçekçi olup olmadığını birlikte düşünebilir, cinsel davranış sonrasında bunların karşılanıp karşılanmadığı ya da nasıl karşılanabileceği hakkında iletişim kurabilirsiniz.
Daha fazla bilgi için tabukamu.com’u takipte kalın, çok yakında ilk ilişkiler kılavuzumuz çıkacak!
DÜN GECE no. 3
Bakalım dün gece neler olmuş?
Yazı: Zeynep Yılmaz
Dün Gece’nin üçüncü sayısına hoşgeldiniz.
Bültende belli aralıklarla yer verdiğimiz Dün Gece köşesi, çeşitli his ve biçimlerde tezahür etmiş küçüklü büyüklü aşk ve drama anektodlarınızı anonim bir şekilde toparlıyor. Anıların paylaşılmasında kimi zaman duyulan utancı kırmak ve deneyimlediklerimizde yalnız olmadığımızı, bunları paylaşmanın ayıp olmadığı inancı ile ilerliyoruz.
Arzu, korku ve sınırlarımızı farkettiren tüm hikayelerinizi bekliyoruz. Anlatın, dinliyoruz.
Uyarı: Seri boyunca şiddet, cinsellik ve taciz unsurları içeren hikayeler yer alabilir.
Sevgiler,
Z.
Bir
Yer: Çanakkale
Hikaye:
Bir akşam dışarı çıkıp bir şeyler dinlemek (aslında dinleyeceğim grubun solisti ile kolileşmek niyetiyle) dışarı çıkmaya karar veriyorum. Alt komşum (bff’im) olan arkadaşımı arıyorum, “yakınlarda bir barda arkadaşlar ile oturuyorum” diyor. Şaşırıyorum çünkü benden başka arkadaşı yok sanıyordum. E biraz bozuluyorum da. Neyse gidiyorum yanına, plan şu; komşumu da alıp asıl bara geçmek. Ama yanına gidince masadaki beyefendiye vuruluyorum! Gelin diyorum, hep birlikte gidelim asıl bara. Birlikte bara geçiyoruz ve ben o gece asıl hedefimi unutup bu beyefendi ile koliliyorum. Çok etkilenmiştim ondan. “Tamam” diyorum, “buldum sonunda!” Hafta içi onu date’e çıkarmak istiyorum. Kabul ediyorum. O gün ona geçiyoruz. O sıralar bir yandan “seks neden illa penetrasyon ile olmak zorunda?” meselesi kafamı kurcalıyor ama bunu onunla hiç paylaşmıyorum. O gece seks yapmak üzere yakınlaştığımızda bana dedi ki “bir şey deneyelim mi?”. “Olur”, diyorum. Diyor “böyle çırılçıplak karşılıklı oturup birbirimizin gözünün içine bakacağız. dokunmak yok, öpüşmek yok, sıfır temas.” “Tamam!”. Nefeslerimiz birbirimize değecek kadar yakın ama temas yok. Birbirimizin gözlerine bakıyoruz, bakıyoruz ve daha çok bakıyoruz. Ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum ama yaldır yaldır titreyerek orgazm olduğumu çok net hatırlıyorum! Hem de aynı anda! O da orgazm oluyor! İnanılmaz bir deneyimdi benim için…Sonra ne mi oldu? Ghostlandım. :)
İki
Yer: Şişli-Kadıköy
Hikaye:
Olaylar 2023 yılına gireceğimiz hafta sonu gerçekleşiyor.
Çok az kişiyi tanıdığım bir partiye davetliydim, insanlar ile sohbet ediyorum, tanışıyorum; keyifli bir gece olarak devam ediyor. Bir kişiyle aşırı güzel sohbet ediyoruz. İlerleyen saatlerde gitme muhabbeti sırasında ‘seninle gelebilir miyim?’ diye soruyor, ben de hiç düşünmeden ‘eve geçmeyebilirim’ diyorum. Neyse yine de gelmek isterim diyor, biraz ısrar ediyor, sarhoşum ve hayır diyemiyorum. Kafanın iyi olması normalde sinirleneceğin şeylere tamam demene neden olabiliyormuş. Neyse mekan bulamıyor ve eve geliyoruz, öpüşme falan filan, sonrası çok kötü. Bir erkeğin karşısındaki kadına hiçbir şey bilmiyormuş gibi davrandığını da yılın ilk saatlerinde deneyimlemiş oluyorum. Garip garip sorular, yapma dediğim şeylerin yapılmaya çalışması, sertleşmeyen penis ile ilgili istemediğim açıklama (saygı duyarım olabilir), kırıcı olmadan reddetmeye çalışmam… Anksiyetemin pik yaptığı, sabahın olmadığı bir gece oluyor. Sonra gün ağarırken beni uyanık görüyor ve neyden rahatsızsın gideyim mi diyor. Ben de saat çok erken istediğinde gidebilirsin diyorum, tekrar soruyor ve ben de evet demiş bulunuyorum, aşırı sinirli bir şekilde hazırlanıyor ve evimden çıkıyor. Birkaç saat bunu sindirmeye odaklanıyor ve uyuyorum.
En başta dediğim o ertelenen buluşmayı da o gün akşama koyuyoruz, biraz toparlanıp akşama hazırlanıp evden çıkıyorum. Aşırı keyifli saatler geçiriyoruz, uzun zamandır ilk kez "evet abi bu" dediğim bi date oluyor. Normalde bana gelecekti ancak gelmek istediğini söylediğinde, tamam diyemiyorum (yanlış şeylere tamam derim). Bir önceki gecenin kötü hislerini atamamıştım ve onunla da o geceyi bozarım gibi hissettim. O da ısrar edemedi, lafını açar gibi oldu ama daha sonra görüşelim kesinlikle diyerek ayrıldık. İçim biraz buruk, merakla ne olacak bekliyorum.. xx
‘Dün Gece’ anılarınızı paylaşmak için yukarıdaki formu doldurabilirsiniz. Anonimdir.
Politikleştirilmek: Çizgi Filmsizlik
Nerede o 90’ların, 2000’lerin çizgi filmleri?
Yazı: Kardelen Buyurgan
90’ların sadece son iki yılını yaşama fırsatı bulup ucundan da olsa “90’s kids” kuşağında olduğum için içten içe seviniyorum. Kişisel tarihimde çocukluk dönemi hatıralarım ise 2000’lerde yer alıyor. Türkiye için de oldukça önemli olan bu dönem, değişen/dönüşen/dönüşü olmayan birçok parametreyi içinde barındırıyor. Kıpır kıpır olmamızı sağlayan Tarkan-Kuzu Kuzu dansını, Eurovision heyecanını, Türkiye Milli Basketbol Takımı’nı -nam-ı diğer 12 Dev Adam’ı-, MSN Messenger’ın birbirlerinin etrafında tur atan bedenlerini ve “dürtme” olayını kim unutabilir mesela? Ya da şöyle sorayım: Özellikle yaz aylarında, sabah 8.00’den itibaren televizyon karşısına geçip çizgi filmleri peş peşe izleme zevkini yâd edenlerden misiniz?
Peki, eğlence konusunda bu kadar renkli bir dönem geçiren Türkiye, bir çocuğun gözünden dönemin Türkiyesi olarak nasıl görünüyordu? Ben koltuk tepelerinde keyifle çizgi filmlerimi izlerken “dış dünya”da neler olup bitiyordu? Günümüz çocuklarının çizgi filmlerine neler oldu?
Çöp Adamlaşmaya Geçiş Sancısı
Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce günümüzün çizgi filmlerini düşündüm ve dijital platformlarda yayınlananlar hariç aklıma bir çizgi film gelmedi. Tabii ki önceki yıllarda çeşitli kanallarda çizgi filmler ve eğitici içerikler bulunuyordu, fakat şu an ebeveynlerin de bu konu hakkındaki bilgiye çok uzak olduğunu fark ettim. Dolayısıyla, bildiğim kadarıyla halihazırda -TRT hariç- televizyonda çizgi film pek fazla gösterilmiyor. Dijital platformlar sayesinde ise Peppa Pig ile Jay Jay evimizin çocuğu modunda. Bu durumun bir sebebi her ne kadar dijitalleşmenin yaygınlaşması olsa da sansür mekanizmasının, adı malum olan sitede sayfalarca “şikayet”lerin yazılmasının ve Türkiye’nin çocuklara ve onların eğlencesine artık zaman ayıramayacak noktaya ulaşmış olması yatıyordur — en azından tahminimce. Tahmin diyorum çünkü bu konuyla ilgili herhangi bir açıklama bulunmuyor.
Yapabildiğim saha görüşmeleri kadarıyla ise, bu konunun nedeninin günümüz realite seviyesine uygun olmadığı sonucu çoğunlukla ortaya çıkıyor. Mevcut koşullarda yaşadığımız toplumsal sorunlar “o kadar büyük” olarak tanımlanıyor ki çocuklarla ilgilenmeye, daha doğrusu onların eğlenceleriyle ilgilenmeye sıra gelmiyor. Ne de olsa bir Norveç değiliz. Bir diğer nokta ise, iletişim aracı olarak televizyonun belirli görüşler çerçevesinde sınırlarının çizilmesi yatıyor. Mesela 20’lik takipçilerine çizgi filmler dünyasında gözlemledikleri değişiklikleri sorduğumuzda, şu cevapları alıyoruz:
“Eskiden kanalların gündüz kuşağında çizgi filmler olurdu, kadın programları değil,” diyor 28 yaşındaki mimar Feriha. Bu da aslında kadınların belli kalıplar dahilinde ve eril bakış açısıyla sınırlandırılmasının alt sorunu olarak görülebilir. Yani kameralar politik açıdan; çocukların eğlencesinin yerine, kadınların sınırlandırılması ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yönelmiş durumda.
Çocuklara yönelik oyunlar ve atölyeler, gösteri sanatlarında görece daha fazla bulunsa da ulusal medyada çizgi filmler kısıtlı bir alan olarak kalmaya devam ediyor. Peşi sıra izlediğimiz çizgi filmlerden çizgi film yoksunluğuna nasıl da geçtik ama! Eski çizgi film estetiğinin tadını vermeyen çizimlerle, didaktiklik arasında bir yerlerde kaybettiğimiz çizgi filmlere hayıflanıyoruz.
“Çizimsel olarak daha sert çizgili ve daha aksiyon/şiddet ağırlıklı geliyor şu an bazıları” diyor 32 yaşında sinema sektöründe çalışan Öykü. Yetişkinler olarak denk geldiğimiz televizyon dizileri de bu şekilde değil mi zaten? Öykü, bu yönelimin nedenlerinden birini “daha hareketli şeylerin ilgi çekici olması”na bağlıyor. Bunun yanı sıra gözlemler arasında işlerin kalitesinin değişmesi, toplumsal dönüşüm ve belirli kalıplar dahilindeki bakış açılarıyla çizilmiş çizgi filmler de bulunmakta.
2000’lerde çocukluğunu yaşamış olanlar Fred Çakmaktaş’tan Power Puff Girls’e, Şirinler’den Jetgill’lere çeşitli konularda ulus ötesi çizgi filmleri izleyerek hayal kurma imkânı bulan şanslı kesimdendi. Bir diğer şans ise, bu kadar yoğun bir şekilde sınıfsal ayrımın ve dolayısıyla çizgi filmlere erişim noktasındaki ayrımın bulunmamasıydı. Çizgi film izlemek için internet bazlı kanallara ekstradan abone olmaya veya çeşitli iletişim araçları satın almaya gerek kalmıyordu. Dönemin ilgiyle izlenen çizgi filmi Şirinler, “propaganda aracı” denilerek henüz Amerika’da yasaklanmamıştı mesela. Türler arası ayrım da bulunmuyor olacaktı ki Winnie The Pooh’daki Piglet (domuz karakteri) varlığından dolayı henüz sansüre maruz kalmamıştı. Ya da Winnie the Pooh, Polonya’da giymediği kıyafetlerden dolayı yargılanmıyordu. Çocukların dünyasına takım elbiseliler müdahale etmemişti. Milenyum çağına girdiğimiz halde belki de o dönemler henüz bu kadar “modern” olmadığımız için çocuklara yönelik tahayyüller politiklikten ve ideolojik yapılardan uzaktı. İzleyebilmek için saatlerini heyecanla beklediğimiz programlar ve evlerimizin sokaklara açılan kapılarından çıkarak sokakta diğer çocuklarla oynayabilme lüksümüz vardı.
Zamanla siyasi konjonktür kişisel gündemimizi şekillendirdi, kaldırılan çizgi filmlerin sayısı arttı, düzenli aralıklarla yayınlanan televizyon programlarından filmlik seyirlerle sinema salonlarına geçildi, simgesel düzenlemeler kitle iletişim araçlarına yansıdı, çocukların gösteri dünyası politik göstergeler çerçevesinde sınırlandırıldı, yetişkinlere de tartışmaları için gökten yeni kavramlar düştü. Çocuk yoksulluğu kavramı, eğitim hakkından maruz kalan çocuklar, yetişkinlik rollerinin yıkıldığı çocuklar üzerine bu kadar düşünülmüyordu mesela. Çizgi filmler de dijitalleşmesi sebebiyle belli bir sınıfın erişebileceği alan olmaktan uzak, çoğu sınıfa açık bir keyifti. Pedagojik ve sanatsal bir şekilde yazılıp çizilmiş; gelenekselliği, yerelliği ve ideolojik bilinci ön amaç olarak seyrettirmektense çocukların hayal dünyasını ön planda tutan yapımlarla doluydu 2000’ler.
Açık konuşmak gerekirse, ‘iyi ki bu dönemde çocuk değilim’ dediğim ve hatta ‘keşke en az bir beş yıl daha büyük olsaymışım’ diye düşünmeden duramayanlardan, çocukluğumda uçuşan arabaların hayalini kurarken araba kredisi çekemeyenlerden ve kendi dönemimin çizgi filmlerini çok özleyenlerdenim.
Rüyalarda buluşmak dileğiyle…
🌟Bu hafta Ece’nin keyfi neler bilmiş onu öğrendik. tabukamu ekibi bize varsayımları bırakıp isteklerin açıkça konuşulmasının önemini bir kere daha hatırlattı. Kardelen ise günümüzde çizgi filmlerinin değişimini sorguladı. Dün Gece kanalımızda Zeynep, sizin ‘dün geceki’ hikayelerinizi derledi.
🧳Haftaya, kasım ayını selamlıyoruz. Temamız nedir? Gidişler, taşınmalar ve geri dönüşler.
💌Çevrimiçi rakı soframız olan 20'liğin Instagram hesabını buradan takip edebilirsiniz. Artık TikTok’umuz da var, bekleriz.
💬Bu sayımızla ilgili yorumlarınızı, düşüncelerinizi bekliyoruz! Aşağıda buluşalım.
✨ O zaman haftaya aynı saatte diyelim mi? ✨
Şerefe!
💕 Yasmin 💕